Bir varmış bir yokmuş…
Tarafımıza, ön alt seviyede fiziksel deformasyon bulunan; ön tampon, tampon alt demiri, aydınlatma üniteleri ve basamak tertibatları hasarlı olan bir çekici araç dosyası geldi.
Gittik, baktık.
Hasar belli: tampon, basamak, aydınlatma tertibatı ön alt koruma…
Toplanır, yapılır, klasik bir dosya.
Hasar listeleri çıktı, inceleme tamamlandı derken telefonlar başladı.
Ama nasıl başladı…
Telefon eden kişi araç sahibi idi, aracı kullanan şoför değil.
“Motorumdan yağlar boşaldı.”
“Karterim delindi.”
“Motorum arızalandı.”
“Motor çalışmıyor.”
“Ben sandık motor istiyorum.”
Telefonun üstüne telefon…
Cümleler hep aynı, ses tonu giderek yükseliyor.
Burada insan ister istemez şu soruları sormadan edemiyor:
• Motorun çalışmadığını nereden biliyoruz?
• Motor kendiliğinden mi stop etti?
• Yoksa sürücü stop etmeyi mi unuttu?
• Motorda aşırı titreşim olduğuna dair teknik bir gözlem var mı?
• Buna şahit olan biri var mı?
Ama cevaplar teknik değil, duygusal:
“Ben motor istiyorum.”
Asıl Dikkat Çekici Olan
Araç, dış hasarlar açısından görülmüş ve değerlendirilmişti.
Ancak tespit edilen hasarların konumu itibarıyla, motorun ya da motor alt bileşenlerinin doğrudan darbe almış olma ihtimali teknik olarak oldukça düşük görünüyordu.
Bu nedenle motor, bu tür hasar çeşitlerinde olduğu gibi kabin kaldırılarak detaylı bir incelemeye alınmamış; karter bölgesi ve alt kısımdan yüzeysel bir ön kontrol ile değerlendirilmişti.
Zira her dosyada kabin kaldırılmaz.
Her ön tampon bölge hasarında motora detaylı bakılmaz.
Üstelik bu araçta:
• Radyatörler,
• Soğutma grubu,
• Ön taşıyıcı elemanlar
Ön kontrollerde hasarsız gözüküyordu.
Bu tablo varken, karterin darbe almış olması teknik olarak beklenen bir durum değildi.
Buna rağmen, henüz motorla ilgili detaylı bir inceleme yapılmamışken, ilk telefon görüşmesinde “sandık motor” talebinin net şekilde dile getirilmesi, dosyada ayrı bir soru işareti oluşturdu.
Konuşmalar ilerledikçe ton değişti.
Bu kez araç sahibi, adeta “Aracıma bakmışsınız ama eksik bakmışsınız” dercesine konuşmaya başladı.
Biz ise duyguyla değil, veriyle ilerliyorduk.
Hemen kaza yeri fotoğraflarını açtık.
Tek tek inceledik, bağları kurmaya çalıştık.
Sigortalının beyanı şuydu:
“Araç bir kum yığınına çıktı, sonra geri geri indi.”
Burada ister istemez durup düşündüm.
Kum yığınına çıkan bir çekici…
Üstelik arkasında römork varken…
Bu araç kuma saplanmaz mı?
Açıkçası anlatılan senaryoya inanasım gelmedi.
Ama ben olayı inançla değil, tamamen teknik gerçeklik üzerinden değerlendirdim.
Bir başka dikkat çekici nokta daha vardı.
Arayan kişi araç sahibi idi.
Ancak aracı kullanan şoför başka biriydi.
Ve şoför?
Ortada yoktu.
Ulaşılamıyordu.
Ek beyan alınamıyordu.
Oysa motorla ilgili bu kadar kesin ve ağır iddialar varsa,
Bunların ilk tanığının direksiyon başındaki kişi olması gerekmez miydi?
İşte tam bu noktada dosya, klasik bir “hasar dosyası” olmaktan çıktı.
Teknik sorular arttı, cevaplar ise giderek azaldı.
Ve biz yine aynı noktaya döndük:
Hasar mı konuşuluyor,
yoksa talep mi büyütülüyor?
Sahaya Dönelim, Teknik Konuşalım
Aracın başına tekrar gidildi.
Aracın altına girildi.
Alt takım, karter ve makas tertibatı detaylı şekilde kontrol edildi.
➡ Herhangi bir darbe izi yoktu.
➡ Karter sağlamdı.
➡ Alt koruma sağlamdı.
Motor yağı kontrol edildi.
Bu araç tipleri yaklaşık 48 litre motor yağı alan ağır hizmet tipi bir dizel motora sahipti.
Yapılan ölçümde motor içerisinde yaklaşık 45 litre yağ bulunduğu, yani 3 litre civarında bir eksilme olduğu görüldü.
Bu seviye:
• Bu tip motorlar için olağan kabul edilen sınırlar içindeydi,
• Üstelik aracın bakım geçmişi bilinmiyordu.
Motor üst tarafları kontrol amacıyla kabin kaldırıldı.
Önden bakıldığında, motorun sağ tarafında – turbo bölgesine yakın kısımlarda – dış yüzeysel bir yağlanma olduğu görüldü.
Çamurluk içi, davlumbaz ve motor çevresinde yağ izleri mevcuttu.
Ancak:
• Kaynağı belirsizdi,
• Darbeye bağlı değildi,
• İç kaçak emaresi yoktu.
Motor Talebine Karşı Net Duruş
Araç onarımı için kaporta ve aydınlatma sistemine ait hasarlı parçalar bazında onay verildi.
Ancak motor talebinin karşılanmayacağı net şekilde bildirildi.
Şu not özellikle düşüldü:
“Şayet yapılacak incelemede, çarpma esnasında motora darbeden kaynaklı hasar meydana geldiği teknik olarak tespit edilirse motor hasarı değerlendirmeye alınacaktır.”
Buna rağmen:
• Motor talebi devam etti,
• Hatta sandık motor ısrarı arttı.
Aracın onarımına yine araç sahibi tarafından onay verilmedi.
Bu süreçte araç sahibi:
• Sigorta şirketine defalarca şikâyette bulundu, eksper değişikliği talep etti,
• Şirket tarafından tarafım arandı ve dosyanın ekspertizine tarafımca devam edilmesi istendi,
• Gerekli teknik ve yazılı açıklamalar tekrar tekrar yapıldı.
“O Zaman Motoru Çalıştırın”
Bir süre sonra araç sahibi servise:
“Motoru çalıştırın.”
Dedi.
Daha önce yaptığım uyarılar doğrultusunda:
• Servisle randevu oluşturuldu,
• Belirlenen gün ve saatte bizzat araç başında hazır bulunuldu.
Motor çalıştırma esnasında araç başında bulunmak, artık benim için bir zorunluluktu.
Çünkü bu tür durumlarda motoru kontrolsüz şekilde marşa basarak çalıştırmak, yapılabilecek en büyük hatadır.
Motor Çalıştırılmadan Önce
• Motor yağı kontrol edildi (tekrar).

Yaklaşık 3–4 litre eksik, normal sınırlar içindeydi.
• Hava emiş borusu söküldü.
Turbo kaynaklı yağ birikimi olup olmadığı kontrol edildi; bulunmadı.
Aksi durumda motor ambeleye kalkar ve çok ağır hasar oluşabilirdi.
• Turbo çıkış borusu söküldü.
Yağ birikimi yoktu.
Ve marş…
Akü takviyesi yapıldı.
Marş basıldı.
➡ Motor çalıştı.
➡ Ses normaldi.
➡ Düzensizlik yoktu.
➡ Anormal titreşim yoktu.
Gösterge panelinde:
• Arıza lambası yoktu,
• Uyarı bulunmuyordu.
Peki, Motor Çalışmasaydı?
“Motor çalışmasaydı bu kaza ile ilgili olur muydu?”
Cevap net: Hayır.
Çünkü kasko sigortalarının temel mantığı çarpma ve çarpılmadır.
Evet, burada bir çarpma vardır.
Ama:
• Motor doğrudan darbe almamıştır,
• Fiziksel deformasyon yoktur,
• İç hasar bulunmamaktadır.
Motor, araç üzerindeki aşınan bir bileşendir.
Dolayısıyla motorda var olduğu iddia edilen bir arızayı, bu çarpma eylemiyle nedensellik bağı kurarak ilişkilendirmek teknik olarak mümkün değildir.
Son Söz Yerine
Günlerce süren telefonlar…
Israrcı talepler…
Şikâyetler…
İnsan ister istemez şunu düşünür:
• Acaba motorda önceden bir sorun mu vardı?
• Bu ısrar neden?
• Hasar mı konuşuluyor, fırsat mı aranıyor?
Eksperlik tam da burada devreye girer.
“Hasarı büyütmeye karşı durur, gerçeği teknik doğrulukla yerine koyar.”
Ve bazen en zor dosya,
En az hasarlı olan dosya olur.